[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Korku türünde kaliteli yapıt vermek her yapımcının harcı değildir.
Yaptığın oyunun, filmin diğer türlerden ayrılması için araya keskin bir
sınır çizmen gerekir. Normalde elinde silah zombilerle savaştığın bir
oyunun/filmin aynı savaşı insanlara karşı verdiğin bir yapımdan aksiyon
yönünden pek bir farkı yoktur. O yapımı korku oyunu/filmi yapan da
zaten aksiyon yönü değil izleyicide/oyuncuda uyandırdığı hissiyattır.
Yapımcılar bu korku hissini verebilmek için bir çok karanlık, müzik
gibi duygular üzerinde tetikleyici rol oynayan bir çok unsuru
kullanırlar. Eserin kalitesi aksiyondan ziyade bu unsurların
kullanımında gösterilen maharete bağlıdır. Her şey bittiğinde ortaya
çıkan eser insanı içine çekebilmeli, insanın damarlarında gerilimin
dolaştığı hissini verebilmeli. Uzunca bir giriş yazısından sonra
incelememize başlayalım bakalım Siren Blood Curse beklentilerimizin ne
kadarını karşılayabiliyor.
Siren PS2'den aşina olduğumuz bir korku oyunu serisi. Serinin yeni yüzü
Blood Curse PS Store'da dizi mantığıyla sırasıyla on iki bölüm olarak
yayınlanmıştı. İncelediğim blu-ray disk versiyonu da bu bölümlerin bir
araya getirilmiş hali.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Blood Curse, Hanuda isimli köyde meydana gelen esrarengiz olayları konu
alıyor. Senaryo Japon korku filmlerinde çokça rastladığımız, oyunlarda
da kullanıldığı vaki olan dünyadan kopuk köy, orada yaşayan farklı
yaşam formları, yapılan insan kurban etme ayinleri ve buraya yolu düşen
yabancıların başından geçen olaylar ekseninde geçiyor. Oyun boyunca
köyde çekim yapmaya gelen televizyoncular, olayları araştırmaya gelen
haberci gibi bir şekilde köye yolu düşen insanlardan oluşan geniş bir
ekibi senaryonun akış sırasına göre yönetiyoruz. Bölümden bölüme farklı
karakterleri yönetmek, karakterlerin birbirleriyle karşılaşmaları, ayrı
düşmeleri, karakterler arası ilişkiler ağı oyuna tam bir dizi havası
vermiş. Üzerine bölüm başlarında yayınlanan önceki bölümün tekrar
videolarını ve bölüm sonlarında görülen sonraki bölüm fragmanlarını
ekleyince oynarken kendimi bir dizinin bölümlerini peş peşe izlerken
olduğu gibi hissettim. Ara videolar da özenle hazırlanmış. Oyunun bu
özellikleri sinema severler için de cezbedici.
Oyun neredeyse tamamen karanlık bir atmosferde geçiyor. Korkunun en
önemli unsuru olan karanlık iyi kullanılmış. Dağlık arazide ormanlar
içerisinde yer alan gizemli köy, madenler çok güzel tasarlanmış. Yer
yer kaplamalardaki düşük çözünürlük göze batıyor. Binalar senaryo
olarak da Siren ile benzerlikler taşıyan Fatal Frame serisindekilere
benziyor. Genel olarak mekan ve yaratık tasarımları bir korku oyunu
için gayet uygun. Ekranda Silent Hill 4'dekine benzer bir karıncalanma
efekti var. Oyunda diğer karakterlerin ve yaratıkların gözünden etrafı
seyredebilmek gibi bir özelliğe sahibiz. Bu özelliği kullanırken ekran
ikiye bölünüyor, karıncalanma daha da artıyor. Bu efektler verilmek
istenen korku hissini kuvvetlendiriyor.
Çoğunluğu uzakdoğu ezgileri taşıyan müzikler ortamı tamamlıyor. Yaratık
sesleri olması gerektiği gibi, insanı ürpertecek cinsten. Yağmur sesi
gibi çevreden gelen sesler çok gerçekçi. Özellikle seslerin mekan
değiştirdikçe uzaklığa göre değişmesi iyi ayarlanmış. Yağmur altında
ilerlerken kapalı bir yere girince sesler gerçek hayatta olduğu gibi
daha farklı duyuluyor. Sesler oyunun artı hanesine yazılması gereken
önemli yönlerinden.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Oyunda üçüncü şahıs ve birinci şahıs görüş açısı arasında geçişler
yapabiliyoruz. Kamera açıları bazı noktalarda yaratıklarla kapışırken
sorun çıkarabiliyor. Onun dışında çok bir problem yok. Oyuna başlarken
"easy" ve "normal" olmak üzere iki zorluk modu arasında seçim
yapıyoruz. Normal modu yeterince zorlayıcı diyebilirim. Yakın dövüş
silahları ve ateşli silahlardan oluşan birçok silah çeşidi var.
Özellikle yakın dövüş için çok çeşitli silah mevcut; kazma, kürek,
balta gibi her türlü ekipmanı silah olarak kullanabiliyoruz. Silahlar
oyunda ilerleyebilmek için büyük gereklilik arz ediyor. Normal modda
yaratıkları silah kullanmadan alt etmek imkansız gibi. Böyle durumlarda
düşmanlara görünmeden sessizce ilerlemek, bazı noktalarda yaratıkların
dikkatlerini dağıtıp bulundukları yerden ayrılmalarını sağlamak
gerekiyor. Yapay zeka tatmin edici düzeyde. Yakın dövüşlerde oluşan
ufak tefek sorunlar dışında oynanışta ahengi bozan herhangi bir problem
yok.
Siren Blood Curse PS3'te yokluğu hissedilen korku oyunu türüne güzel
bir örnek. Hele ki Silent Hill serisine de Amerikalı ekip el atıp
tadını kaçırdıktan sonra önemli bir boşluğu dolduruyor. Uzakdoğulu
yapımcılar gerek efektlerle gerek anlatım tarzıyla korku işinden
anladıklarını kanıtlıyorlar. Yalnız oyun biraz kısa olmuş, tadı
damağımda kaldı. Devamını şiddetle bekliyorum. Tüm PS3 sahiplerine,
özellikle türü sevenlere tavsiye ederim
Korku türünde kaliteli yapıt vermek her yapımcının harcı değildir.
Yaptığın oyunun, filmin diğer türlerden ayrılması için araya keskin bir
sınır çizmen gerekir. Normalde elinde silah zombilerle savaştığın bir
oyunun/filmin aynı savaşı insanlara karşı verdiğin bir yapımdan aksiyon
yönünden pek bir farkı yoktur. O yapımı korku oyunu/filmi yapan da
zaten aksiyon yönü değil izleyicide/oyuncuda uyandırdığı hissiyattır.
Yapımcılar bu korku hissini verebilmek için bir çok karanlık, müzik
gibi duygular üzerinde tetikleyici rol oynayan bir çok unsuru
kullanırlar. Eserin kalitesi aksiyondan ziyade bu unsurların
kullanımında gösterilen maharete bağlıdır. Her şey bittiğinde ortaya
çıkan eser insanı içine çekebilmeli, insanın damarlarında gerilimin
dolaştığı hissini verebilmeli. Uzunca bir giriş yazısından sonra
incelememize başlayalım bakalım Siren Blood Curse beklentilerimizin ne
kadarını karşılayabiliyor.
Siren PS2'den aşina olduğumuz bir korku oyunu serisi. Serinin yeni yüzü
Blood Curse PS Store'da dizi mantığıyla sırasıyla on iki bölüm olarak
yayınlanmıştı. İncelediğim blu-ray disk versiyonu da bu bölümlerin bir
araya getirilmiş hali.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Blood Curse, Hanuda isimli köyde meydana gelen esrarengiz olayları konu
alıyor. Senaryo Japon korku filmlerinde çokça rastladığımız, oyunlarda
da kullanıldığı vaki olan dünyadan kopuk köy, orada yaşayan farklı
yaşam formları, yapılan insan kurban etme ayinleri ve buraya yolu düşen
yabancıların başından geçen olaylar ekseninde geçiyor. Oyun boyunca
köyde çekim yapmaya gelen televizyoncular, olayları araştırmaya gelen
haberci gibi bir şekilde köye yolu düşen insanlardan oluşan geniş bir
ekibi senaryonun akış sırasına göre yönetiyoruz. Bölümden bölüme farklı
karakterleri yönetmek, karakterlerin birbirleriyle karşılaşmaları, ayrı
düşmeleri, karakterler arası ilişkiler ağı oyuna tam bir dizi havası
vermiş. Üzerine bölüm başlarında yayınlanan önceki bölümün tekrar
videolarını ve bölüm sonlarında görülen sonraki bölüm fragmanlarını
ekleyince oynarken kendimi bir dizinin bölümlerini peş peşe izlerken
olduğu gibi hissettim. Ara videolar da özenle hazırlanmış. Oyunun bu
özellikleri sinema severler için de cezbedici.
Oyun neredeyse tamamen karanlık bir atmosferde geçiyor. Korkunun en
önemli unsuru olan karanlık iyi kullanılmış. Dağlık arazide ormanlar
içerisinde yer alan gizemli köy, madenler çok güzel tasarlanmış. Yer
yer kaplamalardaki düşük çözünürlük göze batıyor. Binalar senaryo
olarak da Siren ile benzerlikler taşıyan Fatal Frame serisindekilere
benziyor. Genel olarak mekan ve yaratık tasarımları bir korku oyunu
için gayet uygun. Ekranda Silent Hill 4'dekine benzer bir karıncalanma
efekti var. Oyunda diğer karakterlerin ve yaratıkların gözünden etrafı
seyredebilmek gibi bir özelliğe sahibiz. Bu özelliği kullanırken ekran
ikiye bölünüyor, karıncalanma daha da artıyor. Bu efektler verilmek
istenen korku hissini kuvvetlendiriyor.
Çoğunluğu uzakdoğu ezgileri taşıyan müzikler ortamı tamamlıyor. Yaratık
sesleri olması gerektiği gibi, insanı ürpertecek cinsten. Yağmur sesi
gibi çevreden gelen sesler çok gerçekçi. Özellikle seslerin mekan
değiştirdikçe uzaklığa göre değişmesi iyi ayarlanmış. Yağmur altında
ilerlerken kapalı bir yere girince sesler gerçek hayatta olduğu gibi
daha farklı duyuluyor. Sesler oyunun artı hanesine yazılması gereken
önemli yönlerinden.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Oyunda üçüncü şahıs ve birinci şahıs görüş açısı arasında geçişler
yapabiliyoruz. Kamera açıları bazı noktalarda yaratıklarla kapışırken
sorun çıkarabiliyor. Onun dışında çok bir problem yok. Oyuna başlarken
"easy" ve "normal" olmak üzere iki zorluk modu arasında seçim
yapıyoruz. Normal modu yeterince zorlayıcı diyebilirim. Yakın dövüş
silahları ve ateşli silahlardan oluşan birçok silah çeşidi var.
Özellikle yakın dövüş için çok çeşitli silah mevcut; kazma, kürek,
balta gibi her türlü ekipmanı silah olarak kullanabiliyoruz. Silahlar
oyunda ilerleyebilmek için büyük gereklilik arz ediyor. Normal modda
yaratıkları silah kullanmadan alt etmek imkansız gibi. Böyle durumlarda
düşmanlara görünmeden sessizce ilerlemek, bazı noktalarda yaratıkların
dikkatlerini dağıtıp bulundukları yerden ayrılmalarını sağlamak
gerekiyor. Yapay zeka tatmin edici düzeyde. Yakın dövüşlerde oluşan
ufak tefek sorunlar dışında oynanışta ahengi bozan herhangi bir problem
yok.
Siren Blood Curse PS3'te yokluğu hissedilen korku oyunu türüne güzel
bir örnek. Hele ki Silent Hill serisine de Amerikalı ekip el atıp
tadını kaçırdıktan sonra önemli bir boşluğu dolduruyor. Uzakdoğulu
yapımcılar gerek efektlerle gerek anlatım tarzıyla korku işinden
anladıklarını kanıtlıyorlar. Yalnız oyun biraz kısa olmuş, tadı
damağımda kaldı. Devamını şiddetle bekliyorum. Tüm PS3 sahiplerine,
özellikle türü sevenlere tavsiye ederim