NBA Live 2008 İnceleme
Basketbol denince hepimizin aklına NBA gelir.Yıllardır gerek
Amerika'da gerekse diğer ülkelerde tutkuyla izlenen ve üzerine bahisler
oynanan bu oyunun her yıl yeni versiyonunun çıkmaması ayıp olurdu. EA
Sports diğer spor oyunlarında yaptığı gibi NBA’i de her yıl çıkarmaya
devam ediyor. FIFA serisinde olduğu gibi EA bu oyunda da yıllardır pek
bir değişiklik yapmaya niyetli değil gibi -belki de oyuncu kitlesine
güvenindendir, ne de olsa adı bile dünyada birçok kişinin dikkatini
çekiyor, hele ki Amerika'da…
Oyuna ilk girdiğimizde geçen senelere göre çok fazla ilerleme olmayan
menüyle karşılaşıyoruz. Ama burada 3-4 yıldır EA’in yaptığı en iyi
hamlelerden biriyle karşılaşıyoruz; NBA’in önemli oyuncularının yaptığı
hareketlerin karışık videoları. Bu videolar oyunculara oyunu oynatmak
için çok daha güçlü bir gaz veriyor. Amaçları da bu zaten. Ayrıca diğer
yıllara göre ilk göze çarpan şeylerden biri menü butonlarının biraz
daha ufaltılması…
Oyunu anlatmaya oyun modlarından başlarsak, oyunun önceki sürümlerden
farklı hiçbir mod barındırmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. İlk
olarak FIFA'daki Manager moduna benzer olan Dynasty moduna değinmek
istiyorum. Bu moda başlarken önce Draft'a katılıyoruz. Buradaki amaç o
sene mezun olan ve NBA’e girmeye hazırlanan çaylak oyuncuları kadromuza
seçmek. Bu işlemden sonra ise genel finansal meseleler, kontratlar vs.
gibi konuları hallediyoruz. Buralar oyunun en sıkıcı yanları olduğu
için simulate şeklinde de geçebiliyoruz. Ardından maç programları ve
hazırlık dönemi geliyor. İstersek buralarda antreman benzeri şeylerle
de ilgilenebiliyoruz. Bu işlemlerden sonra ise lig başlıyor. Normal
sezonda olduğu gibi neredeyse gün aşırı maçlar yapıyoruz. Yıl arasında
veya sene sonunda ise transferlerle ilgilenebiliyoruz. Ayrıca devre
arasında All-Star Weekend de bulunuyor. Bunun modu da ayrıca oyuna
eklenmiş. Siz de oyuncularınızı Batı veya Doğu kadrolarına
sokabiliyorsunuz. Elbette performanslarına bağlı olarak. Bu modun en
cafcaflı yanlarından biri ise takımda olan biten her şeyin detaylı
olarak PDA’imize gelmesi. Bu detay bizi tam olarak oyunun içine sokuyor…
Yine sene sonu…
Oyundaki diğer bir eski mod ise bilindiği üzere Playoff modu. Kural
olarak sene sonunda Doğu'da ayrı Batı'da ayrı olarak ilk 8 takımın
girdiği bu modda takımımızı seçip oyun şeklini belirleyebiliyoruz.
İstersek 1, 3, 5 ve 7 maç şeklinde oynama şansımız var. Yapısal olarak
ilk maç lig içindeki karşılaşmalara bağlı olarak değişiyor. İlk turu
geçtikten sonra sırası ile konferans yarı finali, konferans finali ve
NBA finali oynuyoruz. Bu bölüm kupayı kaldırmanın en kolay yolu olduğu
için en çok oynanan modlardan biri…
All Star Weekend
Bu bölüm çoğu kişinin bildiği ve en çok keyif alarak oynadığı moddur
-en azından bana göre. Genel olarak All-star maçı, 3’lü yarışması, smaç
yarışması, yetenek yarışması ve çaylaklar maçı olarak ayrılır. 3’lük
yarışmasında en çok 3’lük atmayı, yetenekte en kısa süreyi ve smaç
yarışmasında ise en güzel smaçları yapmaya çalışıyoruz. Çaylaklar
maçında ise o yıl yeni gelen oyuncuları veya NBA'de ikinci sezonunu
geçiren oyuncuların takımlarını yönetebiliyoruz. Son olarak ise pazar
günü yapılan All-Star Weekend var tabii ki. Bu maçta da takımlar Doğu
ve Batı olarak ikiye ayrılıyor. Takımdaki oyuncuların hepsi yıldız
oldukları için oyun çok daha keyifli oluyor. Çünkü her oyuncunun
kendine ait bir Freestyle yeteneği var. Bu yeteneklerle üst düzey
paslar, bloklar, smaçlar vs. yapabiliyoruz. İşte bunlar oyunun en
keyifli yanları…
Yeni Bir Mod mu?
Oyuna yeni katılan bir mod ise FIBA World Championship adındaki bölüm.
Aslında tam olarak NBA ile alakası yok ve tam olarak bir mod da
demeyebiliriz. Bu bölümde seçilmeyi bekleyen 8 takım var. Bunlar
İspanya, Almanya, ABD, Arjantin, Yunanistan, İtalya, Fransa ve Çin
olarak sıralanıyor. Bu modun en heyecan verici yanı ise yeni
oyuncularla oynama keyfini tadabilmemiz…
Hatalar, hatalar, hatalar…
Oyunda o kadar çok hata ve saçmalık var ki saymakla bitmez. EA FIFA'da
yaptığı gibi NBA'de de dört yıldır fizik motorunu değiştirmiyor. Bu,
oyunun en büyük eksilerinden biri. Grafikler artık çok sade ve
kullanışsız. Hele ki seyirciler! Takımları 100 sayı geride bile olsa
alkışlıyorlar. Sadece top kimdeyse onu yönetiyoruz. Tabii ki buna karşı
yapabilecek pek fazla bir şey yok, ama öbür adamlar neden odun gibi
duruyor? İnsan biraz dolanır, pas ister, pota altına geçer. Yapay
zekanın bu kadar kötü olduğu oyunlara gerçekten artık rastlamamalıyız
diye düşünüyorum. Paslar bir acayip işliyor. Sanki topları ilahi bir
güç yönetiyormuş gibi. Yanınızdaki adama pas atmak için tuşa
basıyorsunuz, adamınız en olmayacak yerdeki adama pas atmaya çalışıyor
ve doğal olarak kaptırıyor. Savunma yapmak istediğinizde ise gereksiz
bir omuz omuza mücadele ile adamı sahanıza kadar getiriyorsunuz. Yani
omuz omuza mücadele yapıyorsan adamı biraz yıprat, değil mi? Sanki
adama iyilik yapıyormuşuz gibi sahamıza çekiyoruz. O smaç tuşuyla
yapılan saçmalık ayrı bir mesele. 3’lük çizgisinden smaç tuşuna
basarsanız adam potaya doğru çift el uçmaya çalışıyor. Orta sahadan
denemedim ama eminim ki oradan bile uçmaya çalışır. X-Factor olayını
kaldırmışlar, ki bu gerçekten çok büyük bir hata. Onun yerine
oyuncuların nerelere düzgün pas atacağını ve nerelerden iyi şut
atacağını gösteren halkalar var. NBA hayranları biraz abarttığımı
düşünse bile ne yazık ki bunlar oyunun gerçekleri. Bu yüzden bu oyunu
alırken iki kere düşünmenizi öneriyorum...
Bu kadar eksiden sonra, oyun için güzel diyebileceğimiz az şeylerden
biri müzikler. Oyunun müzikleri gerçekten tam Amerikan tarzı
diyebileceğimiz türden. Grafikler ise fena olmamasına karşın artık
oyuncuları bayıyor. Artık tek umudumuz seneye çıkacak olan NBA oyunun
güzel olması. Çünkü biz PC oyuncularının basketbol adına NBA Live
serisini oynamaktan başka çaremiz yok. Eğer NBA fanatiği değilseniz
almanızı öneremeyeceğim bir oyun, ne yazık ki. Herkese iyi oyunlar…
Basketbol denince hepimizin aklına NBA gelir.Yıllardır gerek
Amerika'da gerekse diğer ülkelerde tutkuyla izlenen ve üzerine bahisler
oynanan bu oyunun her yıl yeni versiyonunun çıkmaması ayıp olurdu. EA
Sports diğer spor oyunlarında yaptığı gibi NBA’i de her yıl çıkarmaya
devam ediyor. FIFA serisinde olduğu gibi EA bu oyunda da yıllardır pek
bir değişiklik yapmaya niyetli değil gibi -belki de oyuncu kitlesine
güvenindendir, ne de olsa adı bile dünyada birçok kişinin dikkatini
çekiyor, hele ki Amerika'da…
Oyuna ilk girdiğimizde geçen senelere göre çok fazla ilerleme olmayan
menüyle karşılaşıyoruz. Ama burada 3-4 yıldır EA’in yaptığı en iyi
hamlelerden biriyle karşılaşıyoruz; NBA’in önemli oyuncularının yaptığı
hareketlerin karışık videoları. Bu videolar oyunculara oyunu oynatmak
için çok daha güçlü bir gaz veriyor. Amaçları da bu zaten. Ayrıca diğer
yıllara göre ilk göze çarpan şeylerden biri menü butonlarının biraz
daha ufaltılması…
Oyunu anlatmaya oyun modlarından başlarsak, oyunun önceki sürümlerden
farklı hiçbir mod barındırmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. İlk
olarak FIFA'daki Manager moduna benzer olan Dynasty moduna değinmek
istiyorum. Bu moda başlarken önce Draft'a katılıyoruz. Buradaki amaç o
sene mezun olan ve NBA’e girmeye hazırlanan çaylak oyuncuları kadromuza
seçmek. Bu işlemden sonra ise genel finansal meseleler, kontratlar vs.
gibi konuları hallediyoruz. Buralar oyunun en sıkıcı yanları olduğu
için simulate şeklinde de geçebiliyoruz. Ardından maç programları ve
hazırlık dönemi geliyor. İstersek buralarda antreman benzeri şeylerle
de ilgilenebiliyoruz. Bu işlemlerden sonra ise lig başlıyor. Normal
sezonda olduğu gibi neredeyse gün aşırı maçlar yapıyoruz. Yıl arasında
veya sene sonunda ise transferlerle ilgilenebiliyoruz. Ayrıca devre
arasında All-Star Weekend de bulunuyor. Bunun modu da ayrıca oyuna
eklenmiş. Siz de oyuncularınızı Batı veya Doğu kadrolarına
sokabiliyorsunuz. Elbette performanslarına bağlı olarak. Bu modun en
cafcaflı yanlarından biri ise takımda olan biten her şeyin detaylı
olarak PDA’imize gelmesi. Bu detay bizi tam olarak oyunun içine sokuyor…
Yine sene sonu…
Oyundaki diğer bir eski mod ise bilindiği üzere Playoff modu. Kural
olarak sene sonunda Doğu'da ayrı Batı'da ayrı olarak ilk 8 takımın
girdiği bu modda takımımızı seçip oyun şeklini belirleyebiliyoruz.
İstersek 1, 3, 5 ve 7 maç şeklinde oynama şansımız var. Yapısal olarak
ilk maç lig içindeki karşılaşmalara bağlı olarak değişiyor. İlk turu
geçtikten sonra sırası ile konferans yarı finali, konferans finali ve
NBA finali oynuyoruz. Bu bölüm kupayı kaldırmanın en kolay yolu olduğu
için en çok oynanan modlardan biri…
All Star Weekend
Bu bölüm çoğu kişinin bildiği ve en çok keyif alarak oynadığı moddur
-en azından bana göre. Genel olarak All-star maçı, 3’lü yarışması, smaç
yarışması, yetenek yarışması ve çaylaklar maçı olarak ayrılır. 3’lük
yarışmasında en çok 3’lük atmayı, yetenekte en kısa süreyi ve smaç
yarışmasında ise en güzel smaçları yapmaya çalışıyoruz. Çaylaklar
maçında ise o yıl yeni gelen oyuncuları veya NBA'de ikinci sezonunu
geçiren oyuncuların takımlarını yönetebiliyoruz. Son olarak ise pazar
günü yapılan All-Star Weekend var tabii ki. Bu maçta da takımlar Doğu
ve Batı olarak ikiye ayrılıyor. Takımdaki oyuncuların hepsi yıldız
oldukları için oyun çok daha keyifli oluyor. Çünkü her oyuncunun
kendine ait bir Freestyle yeteneği var. Bu yeteneklerle üst düzey
paslar, bloklar, smaçlar vs. yapabiliyoruz. İşte bunlar oyunun en
keyifli yanları…
Yeni Bir Mod mu?
Oyuna yeni katılan bir mod ise FIBA World Championship adındaki bölüm.
Aslında tam olarak NBA ile alakası yok ve tam olarak bir mod da
demeyebiliriz. Bu bölümde seçilmeyi bekleyen 8 takım var. Bunlar
İspanya, Almanya, ABD, Arjantin, Yunanistan, İtalya, Fransa ve Çin
olarak sıralanıyor. Bu modun en heyecan verici yanı ise yeni
oyuncularla oynama keyfini tadabilmemiz…
Hatalar, hatalar, hatalar…
Oyunda o kadar çok hata ve saçmalık var ki saymakla bitmez. EA FIFA'da
yaptığı gibi NBA'de de dört yıldır fizik motorunu değiştirmiyor. Bu,
oyunun en büyük eksilerinden biri. Grafikler artık çok sade ve
kullanışsız. Hele ki seyirciler! Takımları 100 sayı geride bile olsa
alkışlıyorlar. Sadece top kimdeyse onu yönetiyoruz. Tabii ki buna karşı
yapabilecek pek fazla bir şey yok, ama öbür adamlar neden odun gibi
duruyor? İnsan biraz dolanır, pas ister, pota altına geçer. Yapay
zekanın bu kadar kötü olduğu oyunlara gerçekten artık rastlamamalıyız
diye düşünüyorum. Paslar bir acayip işliyor. Sanki topları ilahi bir
güç yönetiyormuş gibi. Yanınızdaki adama pas atmak için tuşa
basıyorsunuz, adamınız en olmayacak yerdeki adama pas atmaya çalışıyor
ve doğal olarak kaptırıyor. Savunma yapmak istediğinizde ise gereksiz
bir omuz omuza mücadele ile adamı sahanıza kadar getiriyorsunuz. Yani
omuz omuza mücadele yapıyorsan adamı biraz yıprat, değil mi? Sanki
adama iyilik yapıyormuşuz gibi sahamıza çekiyoruz. O smaç tuşuyla
yapılan saçmalık ayrı bir mesele. 3’lük çizgisinden smaç tuşuna
basarsanız adam potaya doğru çift el uçmaya çalışıyor. Orta sahadan
denemedim ama eminim ki oradan bile uçmaya çalışır. X-Factor olayını
kaldırmışlar, ki bu gerçekten çok büyük bir hata. Onun yerine
oyuncuların nerelere düzgün pas atacağını ve nerelerden iyi şut
atacağını gösteren halkalar var. NBA hayranları biraz abarttığımı
düşünse bile ne yazık ki bunlar oyunun gerçekleri. Bu yüzden bu oyunu
alırken iki kere düşünmenizi öneriyorum...
Bu kadar eksiden sonra, oyun için güzel diyebileceğimiz az şeylerden
biri müzikler. Oyunun müzikleri gerçekten tam Amerikan tarzı
diyebileceğimiz türden. Grafikler ise fena olmamasına karşın artık
oyuncuları bayıyor. Artık tek umudumuz seneye çıkacak olan NBA oyunun
güzel olması. Çünkü biz PC oyuncularının basketbol adına NBA Live
serisini oynamaktan başka çaremiz yok. Eğer NBA fanatiği değilseniz
almanızı öneremeyeceğim bir oyun, ne yazık ki. Herkese iyi oyunlar…