[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]rcade
ve Simülasyon... Yarış oyunlarının doğasından gelen bu iki ayrım, bu
türde herhangi bir oyun çıktığında ilk bahsedilecek mevzulardan
biridir. Yarış oyunları öncelikle sınıflandırılmalıdır; ne kadar
gerçekçi ya da ne kadar eğlenceli oldukları konusunda dem vurulması
gerekir. Aslında bu türün yapımcılarının belli bir "kitle" seçmek için
onlarca haklı nedenleri var. Çünkü hem simülasyon severlere hem de
arcade severlere hitap edebilecek bir yarış oyunu ortaya koymak her
babayiğidin harcı değil. Ancak söz konusu yapımcı Codemasters ise
yılların tecrübesi ile bize bir şeyleri işaret ediyor: GRID !
Codemasters
yıllardır devam ettirdiği Race Driver serisi ile (TOCA / PRO) yarış
tutkunlarının gönlünü her zaman çalmayı başardı. Ancak gerek Colin
McRae serisi, gerekse TOC A serisi olsun açık bir şekilde simülasyon
tarzını temsil ediyorlardı. Colin McRae: DiRT'te simülasyon üzerine ilk
eser miktarda arcade tohumlarını serpiştiren firma GRID ile bunları
biraz daha büyütmüş. Ancak hemen korkmayın, oyun ne NFS kadar arcade,
ne de TOCA kadar simülasyon kokuyor. Codemasters GRID ile aradaki ince
çizgiyi tutturmayı başaran bir "klasik" sunuyor bizlere.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
UYARI: Araç içi kamerası adrenalin dozunu fevkalede artırabilir
Bu gerçekten bir DÜNYA
Oyunun
DiRT benzeri üç boyutlu hazırlanmış menüsünden GRID WORLD'ü seçiyoruz,
bir yarışçı olmak istediğimizi onaylayarak işe başlıyoruz. Bu hikaye
kısmında gelen teklifler ile değişik disiplinde birkaç yarış kazanarak
kendimizi ispat etmemiz gerekiyor. Hazır olarak sunulan araçlar ve
verilen basit görevler ile kontrollere alıştırma amaçlı konulmuş bir
nevi "tutorial" olarak nitelendirebiliriz bu bölümü. Ancak bu noktada
bahsedilmesi gereken birkaç husus var. Oyun kutudan çıkan hali ile
kontrollerine alışması biraz zaman alan bir arcade türü. Ve eğer siz
fazlasıyla simülasyon seviyorsanız yarışa girilen son menüden araç
destek birimlerini (Fren destek, Dönüş destek vs.)kapatmanız gerekiyor.
Hatta eğer çelik gibi sinirlere sahipseniz Pro Mode'u aktif
edebilirsiniz. Böylece yarışları restart edemeyecek, kendinizi
paralayacaksınız. Yani oyunun ne kadar arcade, ne kadar simülasyon
olacağı size kalmış. Unutmadan; NFS sever büyük kitlenin simülatik (!)
ayarları kurcalamaması salık verilir. Sizler için oyun zaten fazlasıyla
simülasyon.
Bu ilk yarışlarda verilen görevleri tamamladıktan
sonra (ki yaklaşık 6-7 yarış yeterli. 1000'e yakın Reputation puanı
elde etmemiz gerekiyor) gerçek GRID dünyası önümüze seriliyor; Avrupa,
ABD ve Japonya olarak gruplandırılmış yaklaşık 50 turnuva, 42 araç,
bonus olarak sezon sonlarında karşımıza çıkan oldukça uzun Le Mans
yarışları ve daha niceleri. Takım özelliklerimizi ayarladıktan sonra
gerçek bir yarışçı olmak için lastik yakmaya başlıyoruz. Avrupa kısmı
genellikle tanıdık pistlerde yapılan GT-Touring disiplinindeki
yarışları içeriyor. İstanbul Park, Nurburgring, Spa ve daha nicelerinde
genellikle Avrupa menşeli araçlar ile yarışlara katılıyoruz. Bazen
podyumu görebilmek için terlerken, bazen sadece kendi sınıfımızda
(örneğin GTR2) lider olmamız gerekiyor. Oyunun ABD kısmı sokak
yarışlarına odaklanmış. San Francisco, Detroit gibi eyaletlerin tozunu
attırıyoruz (hatta demolition derby desem?). "Muscle Car" olarak tabir
edilen güçlü ancak hantal klasik Amerikan araçları (Mustang, Viper) bu
kısmın favorileri. Japonya yarışları ise genel olarak illegal ya da
underground olarak tanımlayabileceğimiz yarışlara ev sahipliği yapıyor;
drift ve NFS: Carbon’da karşımıza çıkan konvoy kovalamacaları (Pro
Touge) gibi. Yine Japon klasikleri burada bizi taşıyor: Nissan 350Z ya
da Subaru Impreza.
Garaj senin ikinci evin ama sen bir sürücüsün, modifiye senin işin değil
TOCA
3 ile farklı disiplindeki yarışları neredeyse abartarak bizlere sunan
Race Driver, drift ve sokak yarışları gibi nicesini geniş yelpazesine
ekleyerek olayı daha da abartmış. Üstelik yarışlar tek düze değil.
Örneğin klasik bir GT turnuvasından sonra drift yapabilir ya da tek
başınıza en iyi süre için BMW'nizin motorunu zorlayabilirsiniz. Ya da
belki canınız Formula yapmak isteyebilir. Bunların hepsini içinde
barındırması oyunun ulaştığı derinlik konusunda gerçekten "abartılmış"
kelimesini karşılıyor.
Turnuvaları kazandıkça hem cebinizi
dolduruyorsunuz hem de Reputation (Şöhret) puanlarınızı katlıyorsunuz.
Şanınız yedi düvene yayıldıkça sponsorlardan gelen paralar artıkça
artıyor. Burada sponsor sistemini biraz açmakta yarar var. Takım
ayarları kısmından ulaşabileceğiniz menüde 7 adet sponsor slotu
bulunuyor. Ve ilerleyen zamanlarda onlarcası içinden işinize en çok
yarayacak 7 sponsoru seçmek zorunda kalıyorsunuz. Örneğin bazı
sponsorlar aracınızı hiç hasar almadan finish'e ulaştırabilirseniz
ekstra ücret ödüyorlar. Ancak böyle bir anlaşmayı sokak yarışları için
kullanmak yersiz olacaktır çünkü hasar almadan yarışı tamamlamak
neredeyse imkansız. Ama drift ya da kovalamaca yarışları için bu
sponsoru slota yerleştirmek işimize yarayabilir. Kasamızı mantıklı bir
şekilde doldurmak istiyorsak, yarışın türüne göre sponsorları ayarlamak
yerinde bir davranış olacaktır.
Her yarış disiplini için, o
disipline uygun araçları koleksiyonumuza ekmememiz gerekiyor. Gerek
sponsorlardan kazanacağımız paraları, gerekse aldığımız dereceden gelen
turnuva ödemelerini harcayabileceğimiz tek alan araç satın almak. Sıfır
ya da ikinci el araç satın almak mümkün. Ebay Motors kısmından
kullanılmış, daha önce birincilikleri olan ancak birkaç kez pelte
çıkmış (!) (peki nasıl tamir etmişler?) araçları satın almak mümkün.
Burada dikkat edilecek husus, fazla kaza geçirmiş araçların tercih
edilmemesi gerekliliği. İkinci el araçların performans düşüklüklerine
neden olması güzel düşünülmüş bir ayrıntı. Ancak sadece bir yarış için
kullanacağımız aracı yeni almak bütçemize zarar vereceğinden ikinci el
tercih etmek mantıklı olacaktır.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Geri sarılması gereken bir an daha
Oyunda araçları modifiye
etmek, yeni parçalar eklemek mümkün değil. Genel olarak araca değil
yarışlara, sürücüye yani size odaklanan GRID için söylenebilecek birkaç
eksiklikten biri olmuş modifiye noksanlığı. Ama oyunun sunduğu geniş
olanaklar karşısında bu eksiklik pek de önemli değil. Endişelenmeye
lüzum yok.
KESTİK !! Bu virajı baştan alıyoruz...
GRID'in
kontrollerine alıştıktan sonra alacağınız keyif katlanarak artacaktır.
Özellikle farklı disiplin yarışlarını nasıl kazanmanız gerektiğini
çözdükçe eğlenmeye başlayacaksınız. Ancak ne kadar ustalaşırsanız
ustalaşın, herhangi bir dalgınlık, geç frenleme ya da diğer araçların
tepkileri nedeniyle yarış dışı kalmanız mümkün. Üstelik bu durum -emin
olun- oyun boyunca sıkça başınıza gelecektir. Ufak bir kaza neticesinde
aracınızda oluşabilecek balans sorunu nedeni ile yaklaşık 15 dakikalık
Le Mans yarışları boyunca aracınızı düz tutmaya çalışmak (Porsche biraz
sağa mı çekiyor?) zorunda kalabilirsiniz. Bu ve bunun gibi ufacık
hatalar sebebiyle koskoca turnuvaların yalan olmaması için Prince of
Persia: Sands of Time benzeri bir "geri sarma" özelliği oyuna eklenmiş.
Yarış türünde fazlasıyla yaratıcı olan bu sistem, gerçekten
oynanabilirliği inanılmaz arttırmış. Çünkü sürekli restart çekerek aynı
parkurları dolaşmak, son turda lider giderken basit bir hata nedeni ile
yarış dışı kalmak gibi durumlar oyundan soğumak için yeterli
olabilirdi. Yarış esnasında istediğiniz zaman menüyü açarak Instant
Replay kısmından oyunu geri alabilir, F12 tuşuna basarak Flashback
özelliğini -sadece 4 kez- kullanabilirsiniz. Eğer yarış dışı kalmanıza
neden olabilecek ciddiyette bir kaza geçirmişseniz, zaten otomatik
olarak sistem devreye girecektir.
Araç ve disiplin fazlalığı
nedeni ile Flashback özelliğine rağmen, oyunun kontrollerine bir türlü
ısınamayan oyuncular da olacaktır. Çok zor demek yerine birazcık
konsantre olarak oynamak, haritanın sol alt köşesinde bulunan minicik
ışığa dikkat ederek frenleme yapmak eminim koyu arcade fanatiklerinin
bile oyunu sevmesini sağlayacaktır.
Hızlı gittiğimi hissedebiliyorsam gerisi sadece ayrıntıdır
GRID,
Codemasters'ın daha önce DiRT'te kullandığı Neon grafik motorunun
geliştirilmişi olan Ego motorunu kullanıyor. Hasar modellemesinin
tamamen baştan yazıldığı bu motor bugüne kadar gördüğümüz en ihtişamlı
hız karelerini bize sunuyor. Abartılmadan kullanılan tüm efektler, renk
tonlamaları, gerçekten hızlı gittiğinizi iliklerinize kadar
hissettirebilen Blur efekti -ki gerçekten mükemmel kullanılmış, ekran
görüntülerine bakınız- oyunu açık ara özellikle PC'de en üst görsel
noktaya taşıyor. Çevre modellemelerinden tutun (yüksek hız nedeni ile
fark edemesek bile bazı noksanlıkları yok değil), yüksek poligonlu
araçlara kadar herşey kesinlikle günümüz teknolojisini fazlasıyla
yansıtıyor.
Codemasters yaptığı küçük-sihirli dokunuşlar ile bu
görsel hazzı doruk noktaya taşımaya çalışmış. Örneğin hızla köşeleri
dönerken kameranın sallanması, iç kamera modunu kullanırken kırılan
camlar ve en güzeli, Flashback yaptığımızda gördüğümüz muhteşem
ayrıntılar oyun üzerinde harcanan emeği fazlasıyla hissettiriyor.
Oyunun görselleri o kadar muhteşem ki yaptığınız her yarış sonunda
Replay’i izlemek istiyorsunuz. Ayrıca 24 saat süren (oyun saatine göre
ortalama 15dk sürüyor) Le Mans yarışalarındaki gece-gündüz geçişleri bu
muhteşemliği katlamış. Fizik motoru bu görsellikle dans ediyor adeta.
Fazla bahsetmeye gerek yok, sadece Mustang ile San Francisco'nun
sokaklarında yarışın. Ne demek istediğimi anlayacaksınız. Ancak hava
olaylarının olmayışı büyük bir eksiklik olarak hanesine yazılıyor
GRID’in.
Bu görselliği yaşabilmek için haliyle ortalama civarı
bir konfigürasyona sahip olmanız gerekmekte. AMD 64 4000+ işlemci, 2 GB
RAM ve 8600 GT olan bir sistemde tüm ayarlar maksimum , 1024*768
çözünürlükte, 4x AA açık iken 30 fps civarı bir performans elde ettik
ki bu oyunun PS3'te çalıştığı fps ile aynı yani bir oyun için gayet
yeterli. Daha düşük sistemlerde bazı görselliklerden feragat edilerek
tatminkar bir sonuç almak mümkün. Ancak aracın farları yandığında
yaşanan abartı frame düşüşleri (yaklaşık 20 fps'ye kadar düşmekte)
fazlasıyla can sıkıcı bir ayrıntı. Neyse ki bu fazla başınıza gelecek
bir durum değil.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Seyircilerin verdikleri tepkiler oyunda ilgi çekici ayrıntılardan sadece biri
Oyunun eksi hanesi çizilecek
en büyük çizgi, maalesef ses efektleri ve müzikler ile ilgili.
Böylesine kusursuz (dikkat ederseniz sadece hava olaylarının olmayışı
ve modifiye eksikliğini yazdım şimdiye kadar) bir oyunda, bu kadar
özensiz ses efekleri ve birkaç yarış / yarış türü dışında olmayan
müzikler ile karşılaşmak gerçekten insanı üzüyor. Her ne kadar efektler
vasatın üzerinde olsa da, böylesine bir oyunda beklediğinizin çok
altında kalmış. Motor sesleri, çarpışma efektleri yeteri kadar tatmin
edici değil maalesef. Müziklerin fazlasıyla az kullanılmış olmasını
belki de oyuncuyu motor sesine kaptırmak adına yapıldığı
söylenebilirdi, eğer motor sesleri yeteri kadar iyi olsaydı. Tabi ki
bir Race Driver oyununda EA'nin NFS'de yaptığı işleri –sadece ses
konusunda. ProStreet ile bu oyunu kıyaslamak GRID'e hakaret olur-
Codemasters'dan beklemek yersiz ancak nihayetinde biraz daha dikkat
edilebilirdi.
Son Söz
GRID kesinlikle
oynanmayı hak eden, her yarış severin kendi sevdiği tarza ait bişeyleri
mutlaka bulabileceği enfes bir oyun. Bir Gran Turismo değil belki ama
bunu başarmaya cesaretle soyunabilmiş bir Codemasters şahaseri. Bu
kadar çok disiplini, bu kadar doygun bir oynanışla PC'de
oynayabileceğiniz, simülasyon-arcade arasında güzel bir noktaya
yerleşmiş, bunu görselliğiyle birleştirebilmiş başka bir oyun yok.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]- game download-
ücretsiz oyunu indirmek icin sitemizin arma motorunu kullanarak oyunu bulabilirsiniz.